Aşık olmanın, içimizi bize yansıtan bir aynaya bakmak gibi hissettirdiği gerçeğini tüm çıplaklığıyla anlatan Adınla Çağır Beni’nin etkisinden çıkamıyorum.
Az sayıda seyrettiğim için genellikle sinema filmlerini olabildiğince uyarlama olmayanlardan yana seçiyorum çünkü kitap uyarlaması film görünce seyretmekten o an vazgeçip kitabı okumak istiyorum. Call Me by Your Name’i uyarlama olduğunu fark etmeden izlemiş bulundum ve sınırlı sinema bilgimle bile bu filmin diğerlerinden çok daha özenli bir iş olduğunu fark ettim.
Film röportajlarından birinde, kitabın tamamının senaryoya
dahil edilmediğini öğrendim ve bu bölümlerin devam filmi ihtimalini
güçlendirdiğini öğrenince okuma listeme Adınla Çağır Beni ve Bul Beni’yi hemen
ekledim. Günlerdir Elio ve Oliver aşkının büyüleyici gerçekliği içinde
yaşıyorum. Hatta bu durum öyle bir hale geldi ki; birkaç günde bir göz attığım
sosyal medya hesaplarında ya da okumak için elime aldığım bir kitapta Adınla
Çağır Beni’den alıntılarla karşılaşıp, ciddi ciddi kitabın peşimi bırakmadığını
düşünmeye bile başladım diyebilirim.
André Aciman seriyi iki kitapla tamamlanmış ve okuyucunun
aklında en ufak bir soru işareti bırakmadan sonlandırmış olsa da uyarlama
filmler için henüz kesin bir nokta konulmuş değil. Gerek filmin yönetmeni Guadagnino
gerek oyuncular henüz ilk kitabın belli bir bölümünü ekrana taşıdıkları Elio ve
Oliver’ın aşk hikayesini devam ettirmeye kararlı gözüküyorlar. Bu yüzden
sizlere tavsiyem sıralamayı nasıl isterseniz öyle seçip sonunda hem kitabı
okumuş hem de Akademi ve BAFTA başta olmak üzere pek çok prestijli sinema ödülünü;
film, senaryo ve oyunculuk kategorilerinde kazanan Call Me by Your Name filmini
izlemeniz yönünde olacak.
Bana “Bu zamana kadar okuduğum en unutulmaz aşk
hikayesiydi!” dedirten Adınla Çağır Beni aynı zamanda bir kendini bulma
yolculuğu.
Kitap, ana karakterlerden biri olan genç Elio’nun, yaz
tatilinde profesör babasına eşlik etmek için evlerinde kalmaya gelen Oliver’a
duyduğu güçlü aşkı anlatıyor. André Aciman aşkın sadece bedensel bir haz
olmadığını, insanın aşık olduğu kişide kendi ruhundan yansımalar bulduğunu,
kimi zaman da aşık olduğu kişiye benzediğini o kadar nahif bir şekilde
anlatılmış ki etkilenmemek mümkün değil.
Tabii kitap için sadece bir aşk hikayesi demek doğru olmaz.
Kitapta Elio’nun kendini keşfetmesi, sonu belli bir ayrılığa adım adım yaklaşan
iki insanın yan yanayken hissetmeye başladığı hasretin güçlü çaresizliği gibi
sarsıcı başka duygular da var.
Adınla Çağır Beni’de ana kahramanlar Elio ve Oliver olsa da
her bir karakterin hikâyede bıraktığı unutulmaz izler mevcut. Özellikle Elio’nun
babası Bay Perlman’ın konuşmalarını tekrar tekrar okumak isteyebilirsiniz.
Gerçekçi ve şiir gibi diliyle romantik bu aşk hikayesini izlediğim ve okuduğum
için gerçekten çok mutluyum ve herkesin okumasını/izlemesini öneriyorum.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Abone olarak veya yorum yaparak, kişisel verilerinizin KVKK kapsamında işlendiğini kabul etmiş olursunuz.
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.