Haziran Ayında Okuduklarım |2022

Merhaba!

       Kitaplarla dolu bir ayı geride bıraktım. Haziran, 2022 yılının en çok kitap okuduğum ayı oldu. Kitap kulübüyle birlikte okuduğumuz ek kitap listesi bitince daha serbest bir okuma yapabildim.
Bazı kitapları incelemek için değil de sadece keyifli vakit geçirmek için okuduğum için daha çok kitap okuyabildim. Öbür türlü; çıkarılan notlar, yapılan araştırmalar derken 2 günde okuduğum kitabın işi tam anlamıyla 4-5 günde bitiyor ve bu beni bazen sadece kulüp kitaplarını okuyabildiğim bir tabloyla karşılaştırıyor.

 

 

       Haziran ayında 11 kitap okudum. Okuduğum kitaplar:

♥ Güney Kitap Kulübü’nün Vampir Avlama Rehberi – Grady Hendrix

♥ Kendine Ait Bir Oda – Virginia Woolf

♥ Şeker Portakalı - José Mauro de Vasconcelos

♥ Red, White & Royal Blue – Casey McQuiston

♥ Cam Hücre – Trisha Leaver & Lindsay Currie

♥ Bir Şeftali Bin Şeftali – Samed Behrengi

♥ Küçük Kara Balık – Samed Behrengi

♥ Seçilmiş Olanlar – Veronica Roth

♥ Kısasa Kısas - William Shakespeare

♥ Kumdan Yürek – Abdulrazak Gurnah

♥ Evrenin Kıyısında Duruyorum - Shaun David Hutchinson

 

 

       Güney Kitap Kulübü’nün Vampir Avlama Rehberi’ni sevdim hatta hakkında bir yazı hazırladım. Tekrar aynı şeyleri yazmak istemiyorum, dilerseniz yorumu şuradan okuyabilirsiniz.

 

       Kendine Ait Bir Oda, Şeker Portakalı ve Kumdan Yürek; Merhaba Kitap Kulübü ile birlikte okuduğum kitaplardı. Açıkçası Kendine Ait Bir Oda’yı birkaç sene önce okumaya çalışmış ama başarılı olamamıştım. Bilinç akışı tekniğiyle yazılmış kitapları zaman içinde kulüp etkinliklerine dahil ettik ve Virginia Woolf’tan birkaç kitabı birlikte okuduk. Bu okumalar ve tekniğe dair yaptığım araştırmalardan sonra kitabı okumak hem çok bilgilendirici hem de çok akıcı oldu. Sanırım bazı kitapları okumak istemediğimizde bunun sebebi kitabı sevmemekten ziyade o kitap için hazır olmamamız olabiliyor. Eğer daha önce denediyseniz ve okuyamadıysanız benim izlediğim gibi uzun ama güzel sonuç veren bir yol tercih edebilirsiniz.

 

 

       Şeker Portakalı’nı ikinci kez okudum. İlk okuduğum zaman neredeyse hiç etkilenmemiştim ama bu kez hüngür hüngür ağladım ve günlerce kitabın bende bıraktığı dramatik etkiden kurtulamadım. Galiba duygusal açıdan ilk okuduğum zaman kitaba hazır değildim. Bu durum da bazı kitapları araya 8-10 yıl koyup tekrar okursak iyi olur görüşümü güçlendirmiş oldu.

 

 

       Red, White & Royal Blue’ya bayıldım! Dört gözle Amazon Prime için hazırlanan film uyarlamasını bekliyorum. Bu yıl okuduğum kitaplar arasında genel tabloya bakarsan RWRB üst sıralarda diyebilirim. Resmen 12-13 yaşında bir fan girl gibi film oyuncularının provalardan gönderdiği fotoğrafları dört gözle bekliyorum çünkü çok keyifli bir filmin geleceğine inanıyorum. Kitap o kadar güzel ki! Yorumum için tık tık.

 

 

       Cam Hücre’yi sevip sevmediğim konusunda o kadar ortadayım ki… Kitabın konusunu çok sevdim ama akıştaki yavaşlık beni benden aldı. Karakterleri sevdim ama bazı karakterlere yüklenen altı boş anlama hayretler içinde kaldım. Kısa sürede okudum ama akıcılık konusunda kafamda soru işaretleri var. Tam anlamıyla kafamı karıştıran bir kitaptı. Eğer okuduysanız beğenip beğenmediğiniz yönleri sosyal medya hesaplarıma yorum olarak gönderebilirsiniz: Instagram, Facebook, Twitter.

 

 

       Bir Şeftali Bin Şeftali, katıldığım metin çözümleme atölyesinin ödev okumalarından biriydi. Daha önce Samed Behrengi okumamıştım. Kitaba hayran kalıp üzerine bir de yazarın hayatını araştırınca bunca yıllık büyük arayı kapamak için Küçük Kara Balık’ı da okuma listeme ekledim. Keşke çocukken okusaydım dediğim kitaplardan biri oldu. Şimdilerde çoğu okul okuma listesine Samed Behrengi kitaplarını ekliyor ama ben çocukken kimse önermemişti. Naçizane tavsiyem, küçük bir kitap kurdunuz varsa Samed Behrengi okuduğundan emin olun…

 

 

       Seçilmiş Olanlar’ı çok sevdim. Bol karakterli, dünyayı kötülükten kurtarmalı, nispeten sakin ilerleyen ama yer yer heyecan dozunun arttığı keyifli bir kitaptı.

 

 

       Kumdan Yürek, Merhaba Kitap Kulübü’nün haziran ayı için seçtiği kitaptı. Kitabın önsözünde Kısasa Kısas oyununun uyarlaması olduğunu okuyunca önce Kısasa Kısas’ı okumak istedim ve seneler sonra Shakespeare’in büyülü dünyasına adım attım. Tek kelimeyle harikaydı. Sanırım Shakespeare okumaya eskisi gibi bir rutinle geri dönmeliyim (ayda 1, 2 ayda 1 gibi). Tabii, Kumdan Yürek’i peşi sıra okuyunca kitap hakkındaki görüşlerim ne yazık ki kıyas kurbanı oldu ve belki de hemen öncesinde Shakespeare okumamış olsaydım Kumdan Yürek’i daha çok sevebilirdim dedim.

 

 

       Evrenin Kıyısında Duruyorum’u Goodreads puanını görüp hemen sepetime eklemiştim. Pride ayına denk gelince ayın son günlerini bu kitaba ayırdım. Kitabı yorumlarken konusundan uzun uzun bahsedeceğim ama şimdilik sadece okur puanını fazlasıyla hak ettiğini söyleyeyim.

 

Haziran ayını dolu dolu geçirdiğim kitaplar bu kadardı.

Herkese şimdiden keyifli bir ay dilerim.
Sevgiler,
Ceren.