Ağustos Ayında Okuduklarım |2021

 

Kelimenin tam anlamıyla, Aisopos Masallar’ındaki tembel ağustos böceği gibi geçirdiğim bir ayı geride bıraktım. O kadar tembeldim ki ayın ilk günlerinde paylaştığım alışveriş ve okuma güncesi yazılarımı bile yeni paylaşabiliyorum. ^^ Koca ay boyunca tek bir kitap önerisi bile hazırlamadım.

 

       Site/blog işlerinde neredeyse her anlamda boşladığım ağustos ayında istikrarla yaptığım tek şey kitap okumaktı. Bir süredir devam ettirdiğim hafif okumalara bu ay da devam ettim. Mizah kitapları, çizgi romanlar, mangalar derken 17 kitap okumuşum.

 

Ağustos ayında okuduğum kitaplar;

• All You Need Is Kill: Öldür Yeter 1 - Hiroşi Sakurazaka

• All You Need Is Kill: Öldür Yeter 2 - Hiroşi Sakurazaka

• Haşırt Dı Bilekbord - Zafer Algöz

• Keş On Dı Teybıl - Zafer Algöz

• Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi - Francis Scott Fitzgerald

• Korku Hikayeleri 2 - Sheridan Le Fanu

• Tarihimizde Garip Vakalar - Reşad Ekrem Koçu

• Michael Vey Hücre 25'in Mahkumu - Richard Paul Evans

• Memento: Bir İlluminae Dosyaları Öyküsü - Amie Kaufman & Jay Kristoff

• Kalp Çarpıntısı Cilt 3 - Alice Oseman

• İnsanlık Belirtileri - Jeff Garvin

• Rosemary'nin Bebeği - Ira Levin

• Kıyamet Gösterisi - Neil Gaiman & Terry Pratchett

• Koralin - Neil Gaiman

• Denizaltı - Joe Dunthorne

• Fullmetal Alchemist Metal Simyacı Cilt 1 - Hiromu Arakawa

• Fullmetal Alchemist Metal Simyacı Cilt 2 - Hiromu Arakawa

 

       Öldür Yeter, benim gibi yeni manga okurlarının kaçırmaması gereken serilerden biri. 2 ciltle final yapan serinin manga okuru olmak için güzel bir başlangıç olacağını söyleyebilirim. Bildiğiniz gibi mangalar tersten okunuyor ve bazı okurlar manga okumaya alışamayabiliyor. Uzun soluklu bir seriye başlamaktansa, en azından manga okumayı sevip sevmediğinizi anlamak adına All You Need Is Kill’e şans vermenizi öneriyorum.

 

       Zafer Algöz kitaplarını sıra sıra tüm aile okuduk diyebilirim. Kitaplar Zafer Algöz’ün sanat tarihimizdeki unutulmaz oyuncular, seslendirme sanatçıları ve konservatuar anılarının bir derlemesi ve tahmin edersiniz ki mizahi yanı oldukça yüksek.

 

       Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi’nin yıllar önce sinema uyarlamasını seyretmiştim. Film uyarlamasını sanırım daha çok beğendim. Kitap oldukça kısa bir öykü olmasına rağmen neredeyse sıkılarak okuduğumu itiraf etmeliyim.

 

       Korku Hikayeleri, bu ayın en az beğendiğim kitabıydı. İlk cildi daha büyük bir beğeniyle okumuştum ama bu sefer hikayeler beni bir türlü içine çekmedi.

 

       Tarihimizde Garip Vakalar’ı Merhaba Kitap Kulübü ile birlikte okuduk. 1-3 sayfa arasında değişen kısa bölümlerden oluşan kitabı sanırım ikinci kitap olarak (zamana yayıp, 1-2 sayfa okuyarak ilerleterek) okusam daha iyi olacaktı. Sanırım çok kısa parçalardan oluştuğu için dikkatimi pek veremediğim bir kitap oldu.

 

       Michael Vey Hücre 25'in Mahkumu hem beğendiğim hem de hunharca eleştirdiğim kitaplardan biriydi. Konusu oldukça özgün olan bu eseri adeta Stranger Things romanı okur gibi büyük bir heyecanla okumaya başladım. Bir süre sonra anlatımdaki yavaşlama ilgimi yitirmeme yol açtı. Bu gibi özgün konulu eserlerin kilit yerlerinde gerçek olamayacak kadar tesadüfi olaylarla karşılaşınca hevesim kırılıyor. Hayır yani neden a dostlar neden, 300 sayfa muazzam kurgular yaratıp en can alıcı yerde tesadüfe yer vermek nedir?

 

       Geçtiğimiz aylarda okuduğum İlluminae Dosyaları Serisi’ne kısa bir novella eklenince arayı çok açmadan okumak istedim. Benim gibi AIDAN hayranıysanız kaçırmamanız gereken Memento’nun serideki diğer kitapların aksine 86 sayfacık olduğunu hatırlatmak isterim.

 

       Kalp Çarpıntısı’nın 3. Cildi yayımlandığı ağustos ayının en sansasyonel kitaplarından biri oldu. Yanlış anlamayın konusu ve içeriği ile ilgili değil, sadece gördüğü her “çizimli” kitabı çocuk kitabı sanan bir ebeveynin “Benim çoçuma lgbt okutuyorlar!!!1!!bir!!” serzenişi sonrası çoğu kitap sitesince satışı durdurulması gibi tatsız bir skandal yaşandı. Eh bir açıdan da iyi oldu, kimden kitap alıp almayacağımızı öğrenmiş olduk ^^

 

       İnsanlık Belirtileri’ni severek okudum. Akışkan cinsiyetli kitap karakteri ile türünün ilk örneklerinden sayılan kitabı tavsiye ediyorum.

 

        Rosemary’nin Bebeği son zamanlarda en çok önerilen kitaplardan biriydi. Ertelemeden okumak istedim. Bu zamana kadar okuduğum en bol kitap göndermeli eser olduğu için ayrıntılı bir şekilde inceleyip, kitapta bahsi geçen kitapları ayrı bir yayında listeleyeceğim.

 

        Good Omens’i izledikten sonra Kıyamet Gösterisi’ni okuma listeme eklemiştim. Neil Gaiman ve Terry Pratchett ikilisi ile geç kaldığım bu tanışma için hem pişmanım hem de ilerleyen yıllarda tamamlayacağım külliyatlarını düşününce hevesle okuyacağım bu iki yazar için heyecanlıyım. Koralin, geç kalınmış bu tanışmanın telafisi için Kıyamet Gösterisi biter bitmez alınıp okundu, ne iyi de oldu.

 

       Denizaltı, önce film müzikleri ile hayatıma giren kitaplardan biriydi. Kitabın film uyarlamasının müziklerini Alex Turner hazırlamış ve ortaya dinlemeye doyulmayan bir albüm çıkmış. Önce dinledim, sonra izledim ve bazı noktalar kafamda tam oturmadığı için bir de kitabını alıp okudum. Biraz Amélie hissiyatı uyandıran Submarine’i mutlaka (kitabı okuduktan sonra) izlemenizi öneriyorum.

 

        Uzun soluklu bir manga serisine başlamayı çok istiyordum. Böyle her alışverişimde 1-2 cilt alıp zamanla tüm seriyi tamamlamak gibi, beni ve “hemen hepsini alayım” alışveriş alışkanlığımı kırmak adına Metal Simyacı’yı seçtim ve severek okudum. Bakalım seriyi ne zaman tamamlayabileceğim.

 

       Yılın bu zamanına kadar, kafamda az çok netleşmiş bir liste ile yeni ayı karşılıyordum. İlk defa eylül ayı için nasıl bir okuma yapacağıma dair hiçbir fikrim yok. Umarım eylül ayı da en az ağustos gibi bol kitaplı geçer…

 

Sevgiler!

 

Benzer yayınlar için tıklayınız.