Ivan Isaenko’nun Görünmeyen Yaşamı – Scott Stambach

Kitapların, başka kitaplara benzetildiği ön kapak sloganlarına pek itibar etmesem de Ivan Isaenko’nun Görünmeyen Yaşamı kitabını sepetime ekleme sebebim “Aynı Yıldızın Altında, Guguk Kuşu’yla buluşuyor.” sloganıydı.

       Hakkında araştırma yapmadan sepetime eklediğim ve bilgilendirici Önsöz’ü sayesinde gerçek bir hikâyenin kitaplaştırılmış hali olduğunu öğrendiğim Ivan Isaenko’nun Görünmeyen Yaşamı, tabiri caizse beni darmadağın etti. Araştırma yapmadan hatta arka kapan yazısını bile okumadan satın aldığım bazı kitaplar, bu kitapta olduğu gibi kimi zaman saatlerce düşünüp satın aldığım kitaplardan çok daha fazla okur zevkime hitap edebiliyor. Artık bu bilgisizliğin getirdiği beklentisizlikten midir yoksa kitabın gerçek bir hikâyeden yola çıkarak yazıldığını öğrendiğimden midir bilemiyorum ama bu yıl okuduğum kitaplar arasında duygusal açıdan beni en çok etkileyen kitap Scott Stambach imzalı Ivan Isaenko’nun Görünmeyen Yaşamı oldu.

       Kitap Ivan Isaenko isimli bir çocuğun günlüklerinden derlenmiş. Ivan Isaenko’yu yaşıtlarından ayrılan önemli bir özelliği var. Ivan, radrasyon etkisiyle çeşitli sorunlar yaşayan çocukların kaldığı Mazry Ağır Hasta Çocuklar Hastanesi’nde doğup büyümüş, çeşitli doku hasarları olan bir çocuk. Şekilsiz suratı ve kolları yüzünden aynalara bakmayı sevmeyen, gelen hastalar hakkında araştırmalar yürüten, zaman zaman koma numaraları yapıp etrafında olup bitenleri rahatça gözlemleyen Ivan’ın hayatı uzun yıllardır sürdürdüğü rutin davranışlardan ibaret.

       Mazry Ağır Hasta Çocuklar Hastanesi’nin diğer sakinlerinin aksine normal bir zekaya sahip olan Ivan için hayat hakikaten zor. Hem bedensel deformasyonları sebebiyle üstünü değiştirmek gibi günlük bir eylemi bile saatler süren uğraşlar ile gerçekleştirebiliyor hem de iletişim kurabileceği bir yaşıtı yok. Bir nevi sosyalleşme ihtiyacını hastanedeki hemşireler aracılığıyla karşılayan Ivan’ın tek destekçisi çocuk sevgisini yüreğinin derinlerinde hisseden, Hemşire Natalya Beneshenko.

       Ivan hastanede doğup büyüyen tek çocuk. Diğer çocukların hastane öncesi hayatına dair pek çok detay bilinse de Ivan’ın tıpkı hastalığı gibi geçmişine dair detaylar da bilinmezliğini koruyor. Ivan’ın senelerdir aynı çizgide sürdürdüğü, kitaplarla renk katmaya çalıştığı zorlu ve sıkıcı hayatı beklenmedik bir anda hastaneye yatan kendisi gibi genç bir kız sayesinde tamamen değişiyor.

       Ailesini bir kazada kaybeden ve kanser tedavisi görmek için Mazry Ağır Hasta Çocuklar Hastanesi’ne yatan Polina’da tıpkı Ivan gibi bu hastanenin diğer sakinlerinden oldukça farklı. İkili ilk zamanlar birbirlerine karşı epey temkinli yaklaşıp iletişim dahi kurmasa da bir süre sonra birbirlerinin en yakın arkadaşı oluyorlar. Polina’nın gelmesiyle adeta renklenen hayatı Ivan’a hayattaki yerini de sorgulatıyor.

       “Sevgili Okur, hiç tanımadığım, belki de asla tanımayacağım… Senin için değil, sadece kendim için. Yazıyorum çünkü uyuyamıyorum. Yazıyorum çünkü Polina öldü.” diye başlayan ve okuru ilk cümleden içine hapseden Ivan Isaenko’nun Görünmeyen Yaşamı, genç adamın hayatını baştan sona değiştiren Polina’nın kaybından sonra hissettiklerini yazdığı günlük sayfalarından oluşuyor. Zaten yürek burkan bir konuya sahip bu yaşanmış hikâye, bir de edebi kaygı düşünülmeden kaleme alınmış günlük sayfalarından derlenince ortaya etkileyiciliği yüksek bir kitap çıkmış.

       Kapak yazısında da belirtildiği gibi Guguk Kuşu, Aynı Yıldızın Altında ve bir günlük derlemesi olduğu için az da olsa Algernon’a Çiçekler kitabını anımsatan Ivan Isaenko’nun Görünmeyen Yaşamı, henüz sinemaya uyarlanmasa da buna uygun kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum. Kim bilir belki bir gün Ivan’ın hikayesine beyazperdeden tanık oluruz. O gün gelene kadar Ivan Isaenko’nun Görünmeyen Yaşamı’nı kitaplığınıza eklemeyi unutmayın.