Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum – Iain Reid

Sıkça görmeye başladığım kitap yorumlarından sonra satın almaya karar verdiğim Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum, Iain Reid’in ilk romanı. Gerilim türündeki kitap, ilk olarak 2016 yılında okurlarla buluşmuş. 2020 yılında Netflix uyarlaması sinema filmi ile geniş bir kitlece tanınma şansı elde etmiş. Kitap, hakkında spoiler vermeden konuşmanın zor olduğu kitaplardan biri olduğu için; konusuna kısaca değinip tadınızı kaçırmayacağım bir yorum hazırladım.

      Öncelikle belirtmeliyim ki kitaptan uyarlanan filmi henüz izlemedim. Genellikle kitap uyarlaması filmleri, kitabı okuduktan sonra sıcağı sıcağına izliyorum ama bu kitap için araya biraz zaman girse çok daha iyi olacak. Bu erteleme kararımda, kitabın büyük bir çoğunluğunu iki kez okumam etkili oldu. Bence; Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum, pek çok açıdan asla bitmeyen ve zamanla okurun zihninde farklı anlamlar çıkartabileceği derinlikte bir kitap.

      Kitap adını, kısa süre önce tanıştığı erkek arkadaşı Jack ile araba yolculuğuna çıkan isimsiz bir kadının “Her şeyi bitirmeyi düşünüyorum.” cümlesinden alıyor ve bu cümle gerilimin fitilini ateşleyen bir başlangıç yapıyor. Kitapta bu düşünceyle sıkça karşılaşıyoruz ve karakterin neden her şeyi bitirmeyi düşündüğünü anlamaya çalışıyoruz. Jack’in ailesinin evine giden yol boyu süren tereddütlü düşünceler, isimsiz kadının zihninde adeta serbestçe dolaşmamızı sağlıyor. Ya yakın geçmişe gidip, Jack ile tanıştıkları süre boyu yaşadıkları yoğun ilişkiye göz atıyoruz ya da pencereden dalıp giden kadının zihninde ön plana çıkan geçmiş travmalara göz atma fırsatı buluyoruz. Yolculuk bu açıdan oldukça önemli bir simge halini alıyor. Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum’da hem ilişkinin didiklendiği gerçek bir araba yolculuğu hem de isimsiz kadının zihninde geleceğe doğru şekillenen soru işaretleri dolu psikolojik bir yolculuk söz konusu. Iain Reid’in okuru yormamak adına, araba yolculuğunu olabildiğince az detaylı ve sade bir şekilde kaleme almasına hayran kaldım. Bu sadelik, kesinlikle tesadüf olamayacak kadar güzel seçilmiş ve kitabın akıcılığını kat be kat arttıran bir detaydı.

      Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum’da, yolcular Jack’in ailesinin yaşadığı çiftlik evine varınca adeta gerilimin dozu birkaç seviye artıyor. Yazar kitabın bu bölümlerinde gerilim romanı klişelerinin bazılarına yer verip, türün sadık okurları için sıkıcı kısa dakikalar yaşatsa da kitabın geneli düşünüldüğünde, okura ayraç kullanma şansı sunmayan bir gerilim romanı olduğunu söylemek mümkün. Akıcı dili sayesinde Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum muhtemelen kısa sürede bitireceğiniz, bir günlük ya da en fazla bir hafta sonluk kitap arayışınıza çare olacaktır.


      Son yıllarda gerilim türünde okuduğum kitaplar sıklıkla polisiye-gerilim türündeydi ve salt bir gerilim kitabı okumamıştım. Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum ile her sayfada git gide artan esaslı bir psikolojik-gerilim okuma deneyimi yaşadım diyebilirim. Aslında gerilim türünü sık okuyan bir okur olmamın bazı minik dezavantajları oldu. Sonunu tahmin etmekte zorlanmadım ama buna rağmen kitabı elimden bırakamadım ve bitirdikten sonra bir kez daha tüm hikâyeyi gözden geçirmekten de oldukça keyif aldım. Kitabı bu açıdan ele alınca, gerilim türünü ilk kez okuyacaklar için çok daha büyük bir keyif sunacağını tahmin ediyorum.

      Girizgahta belirttiğim gibi Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum, hakkında konuşmanın zor olduğu kitaplardan biri. Kitaptan alacağınız zevk, tek kelimelik sürpriz bozan ile bir anda yerle bir olabilir. Bu yüzden okuyup okumama konusunda kararsız bir şekilde kitap yorumlarını inceliyorsanız bu riski daha fazla göze almadan kitabı satın almanızı öneririm.