Ayın Yazarı
Agatha Christie

“Ah madam, ah, madam,” diye bağırdı. “Kütüphanede bir ceset var.”
Orijinal adı The Body in the Library olan, dilimize Cesetler Merdiveni olarak çevrilen kitap Agatha Christie’nin uzun soluklu Miss Marple Serisinin 2. Kitabı.
Cesetler Merdiveni, Bay ve Bayan Bantry’nin kütüphanesinde tabiri caizse bir gecede ortaya çıkan ve hiç kimsenin tanımadığı genç bir kadının cesetinin bulunmasıyla başlıyor. Şık dans elbisesi içinde bulunan ceset kısa sürede teşhis ediliyor. Civardaki bir otele, yaşadığı bilek burkulması sonucu dans edemeyen kuzeninin yerine dans etmek için gelen Ruby Keene, daha önce karşılaşmadığı Bantry ailesinin kütüphanesinde sonlanan sır ölümüyle herkesi şaşırtsa da ev sahibesi konuyu çözüme ulaştırmak için zaman kaybetmeden eski dostu Miss Marple’dan yardım istiyor.
Miss Bantry’nin davetiyle ceset bulunduktan kısa süre sonra köşke gelen Miss Marple, cesetin bulunduğu oda ve genç kadının çalıştığı otelde bol bol gözlem yapma şansı buluyor.
Ruby’nin kaybını polise bildiren ve genç kadını evlat edinmeyi düşünüp mirasından büyük bir pay vermeyi planlayan yaşlı Conway Jefferson’un, Sir Henry Clithering’ten yardım istemesiyle iki dedektif tarafından araştırılmaya başlanan olay kısa sürede çözüme ulaşan klasik bir Agatha Christie polisiyesi.
Miss Marple ve Sir Henry, Ruby’nin ölümünü aydınlatmaya çalışırken çevrelerindeki bütün sırları açığa çıkartıyorlar desem yeridir. Kitap ortaya çıkan her yeni sır ile katil ibresini başka bir yöne çevirse de Cesetler Merdiveni’nde katili tahmin etmem diğer Agatha Christie kitaplarının aksine zor olmadı. Hatta karakterlerin listelendiği ilk sayfada bu işin sorumlusunu tahmin ettim ve tahminimde yanılmadım.
Süslü dans elbiseleri, paylaşılamayan koca bir miras ve film dünyasının ışıltılı ün vaadiyle dolu gizemli bir polisiye olmasına rağmen kitabı önermek konusunda kararsızım. Bu kararsızlığımda Agatha Christie’nin güçlü kaleminin en küçük bir etkisi yok. Tamamen yayınevi ile alakalı bir memnuniyetsizlik söz konusu.
Cesetler Merdiveni’nin 2019 yılında yayımlanan 10. Baskıdan bir nüshaya sahibim ve bu onuncu baskıya rağmen kitapta onlarca yazım hatası var. Hatta bazı sayfaların sayfa numarası bile eksik basılmış. Hadi sayfa numarası neyse de gelirim’i gerilim diye yazmak, kitabın arka kapak yazısında Bantry soyadının bile Bauntry olarak yazılmış olması gibi göz ardı edilemeyecek hatalar tadımı epey kaçırdı.
Normalde bu tip hataları olabildiğince görmezden gelmeye çalışıyorum ama bu kitapta ben görmezden gelmeye çalıştıkça karşıma bir yenisi çıktığı için keyifli bir okuma yaşadım diyemeyeceğim.
Kitap isminin bire bir çevrilmesini savunan okurlardan değilimdir. Türkçeleştirilmiş hatta fonetik açıdan uyumlu benzer anlamdaki isimler daha çok hoşuma gider ama bu kitapta Kütüphanedeki Ceset’in Cesetler Merdiveni olarak çevrilmiş olmasına bile kafayı taktım.
Ne yazık ki sadık bir okurları olsam da Agatha Christie kitaplarına gereken özenin gösterilmediği yönündeki yaygın eleştirilere, en azından Cesetler Merdiveni kitabı için katılmak zorundayım. Yazarla daha önce tanışmamış okurların nispeten daha az yazım hatalı diğer Agatha Christie kitaplarıyla yazarı okumaya başlamasını öneriyorum.
Diğer Agatha Christie kitap yorumlarım;
Ayın Yazarı
Agatha Christie