Bir Çöküşün Öyküsü – Stefan Zweig

İnsan olmanın ve insani duyguların düşündüren yazarı Stefan Zweig’ın, gözden düşme sancısı dolu, sarsıcı Bir Çöküşün Öyküsü kitabından bahsedeceğim size bugün.

     Paris saraylarının etkili isimlerinden Madame de Prie’ın Normandiya sürgününü konu olarak ele alan ve sadece 48 sayfadan oluşan kitap o kadar ustaca kaleme alınmış ki adeta yüzlerce sayfalık uzun bir roman okumuşçasına okurun zihninde ve kalbinde yer ediniyor.

     Zweig’ın en sevdiğim yazarlardan biri olmasının belki de en büyük sebebi bu az ama öz sayıda kelimeyle yarattığı çarpıcılık. Konuyu uzatmadan, akılda soru işareti bırakmadan ve kitap karakterlerinin hissettiklerini sadece anlatmayıp adeta okura yaşatan Stefan Zweig, vasat ya da beğenmeyeceğiniz kitabı olmayan yazarlardan biri aynı zamanda.

     Yazdığı eserler kadar çarpıcı hayat hikayesiyle de dikkat çeken yazarın, ilk olarak 1910 yılında yayımlanan bu kitabında Madame de Prie ile birlikte saraydan taşraya uzanan bir yolculuğa eşlik ediyoruz.

     Kalabalık partilerden, yalnızlığı kemiklerine kadar hissettiği malikanesine uzanan yolculuk boyunca, içinde bulunduğu sürgünün geçici bir süreç olduğunu düşünüyor kitap kahramanı. Saray kadar entrikaların merkezinde olmayı da özleyen Madame de Prie, küçük oyunlarına bu sefer en yakınındakileri alet etmeye başlıyor.

     Hissettiği yalnızlık ve oyuncağı elinden alınmış bir çocukmuşçasına kapıldığı dindirilemez öfkesi sonucu tahmin edilemez bir sona ulaşan Bir Çöküşün Öyküsü, kısa bir kahve molanızda bile okuyabileceğiniz kitaplardan. Yazarın kalemiyle henüz tanışmamış olanlar için kitap, Stefan Zweig ile tanışma kitabı olarak da tercih edilebilir.