Ayın Yazarı
Agatha Christie
Hayatıma ‘hayran kurgusu’ (fan fiction) türünü katan Simon Snow Serisi’nden bahsedeceğim. Öncelikle belirtmeliyim ki hayran kurgusu türüne karşı büyük önyargılar içindeydim. Türe karşı mesafeli olmakla birlikte, hiçbir örneğini okumadığım halde beğenmeyeceğimi düşünüyordum. Simon Snow bu fikrimi değiştirdi. Koşa koşa başka hayran kurguları okumadım fakat Rainbow Rowell’ın yarattığı büyülü dünyaya hayran kaldım ve artık Simon Snow Serisi’nin sıkı bir hayranıyım.
Hayran kurgusu, isminden de anlaşılacağı gibi bir eserin hayranları tarafından yaratılan alternatif sonlar, yeni karakterler ve yeni karakter özellikleri içeren özgün kurgusal eserlerden oluşan bir tür. Aslında çoğu okurun, kitabı okurken aklından geçen ‘Acaba böyle olsaydı nasıl olurdu?’ sorularına cevabın yazıya dökülmüş hali gibi düşünebilirsiniz. Örnek vermek gerekirse, eminim çoğu okur Harry Potter Serisi’ni okurken Harry ve Hermione aşkının kitaba ne gibi değişiklikler katacağını aklından geçirmiştir ya da Harry ve Draco arasında sıkı bir dostluk olsa neler olacağını…
Rainbow Rowell’ın şimdiye kadar yayımlanmış ve dilimize kazandırılmış tüm kitaplarını bir hafta gibi kısa bir sürede okudum ve şunu söylemeliyim ki Simon Snow Serisi’nde yazar kendi başarı çıtasını bile kat kat aşmış. Simon Snow ve büyücülük okulu olan Watford’daki baş düşmanı Baz’ın hikayesi Harry Potter Serisi’nden benzer tatta ama daha eğlenceli ve aşk dolu diyebilirim.
Kitap boyu büyü yeteneğini tam olarak kullanamayan ama büyücü dünyasında kurtarıcı olarak kabul edilen Simon Snow’a eşlik ediyoruz. Simon Snow tıpkı Harry Potter gibi seçilmiş kişi. Onu düşmanı olarak seçen ve tüm büyücüleri tehdit eden Humdrum kötücül bir güç olsa da Simon’un baş düşmanı ve Watford kuralları gereği değiştiremediği oda arkadaşı Baz’dır.
Simon ve Baz’ın hikayesi kelimelerin büyü olarak kullanıldığı masalsı bir atmosferde geçiyor. Vampirler, hayaletler, geçmişin karanlık sırları ve ölümcül bir düşmanın yaklaşan tehdidi derken kitapta ne ararsanız bulabiliyorsunuz. Gerçekçi ve romantik bir aşk, okuru yer yer hüzünlendiren yalnızlık, merak unsurunu körükleyen bir geçmiş ve git gide yaklaşan bir savaş… Fakat işler Harry Potter’daki kadar karamsar bir şekilde kaleme alınmamış. Simon Snow Serisi’nde karakterler ölümle burun buruna gelse de eğlenceli diyaloglar ve esprili hazır cevaplar sizi yalnız bırakmıyor. Bu yüzden şunu dile getirebilirim ki kitap esinlenildiği eserden kat be kat eğlenceli ve romantik!
Aşkın hiç beklenmedik anda bittiği ve yine hiç beklenmedik anda alevlendiği, kelimelerin tıpkı gerçek hayattaki gibi büyülü bir dünyaya kapılar açtığı, yer yer Hogwars’ı hatırlatan Watford’un karanlık koridorlarında geçen Asla Vazgeçme, Simon Snow Serisi’nin ilk kitabı.
Asla Vazgeçme, Asi Kahraman ve henüz dilimize çevrilmeyen Any Way the Wind Blows kitaplarından oluşan üçleme Pegasus Yayınları tarafından dilimize kazandırılmış ve ilk iki kitabın çevirmenliğini Gizem Yeşildal yapmış. Çevirisi, baskı kalitesi, iç kapakta yer alan haritası ve kısım başlarındaki siyah beyaz çizimleriyle kitaba hayran kaldım. Akıcı ve eğlenceli dili sayesinde çok kısa sürede okudum hatta henüz çevrilmeyen üçüncü kitabı yurt dışından sipariş ettim.
Asla Vazgeçme, serinin ilk kitabı olsa da aslında Simon Snow, Rainbow Rowell okurlarının aşina olduğu bir isim. Yazarın daha önce, tıpkı kendisi gibi hayran kurgular yazan Cath’in hikayesini anlattığı Fangirl kitabında Simon Snow’dan bolca bahsediliyor. Hatta Fangirl kitabı için arka planda Simon ve Baz’ın hikayesinin anlatıldığı bir kitap diyebiliriz. Ben Rainbow Rowell okuru bir arkadaşımdan aldığım öneriyle önce Simon Snow Serisi’ni okudum ve Fangirl’ü iki kitabı bitirdikten sonra inceledim. Bu çok doğru bir karardı çünkü Fangirl’de bazı bölümler spoiler sayılabilecek nitelikte.
Bu kadar hayranlıktan bahsetmişken ‘Rainbow Rowell’a hayran kaldım ^^’ demeden geçemeyeceğim. Esinlendiği seriden pek çok açıdan daha yüksek bir seri yazması, hayatıma yeni bir tür katması ve diğer kitaplarında da kurgu yeteneğinin ne kadar başarılı olduğunu kanıtlaması beni sıkı bir Rowell hayranı yapmaya yetti. Eğlenceli ama etkili, fantastik bir dünyada geçmesine rağmen duygusal açıdan gerçekçi bir kitap yazmak ve tüm bunları gizemli bir polisiye okuyormuşçasına heyecanlı kaleme almak, tek kelimeyle muhteşemsin Rainbow!
Ayın Yazarı
Agatha Christie